ölüleri konuşmalıyız
i̇stismar edildiği için yakılan kalbi
bir iç çekiş miktarında yırtılmıştı 
aklımızın elimizden geçen damarları
ölüleri konuşmalıyız
kurunun yanında atan kalbi

şehirde çöpçülerin paydos vakti
pisliği konuşmalıyız
yani evlerinize girişinizi affetmenizi
bir dedikodu miktarında üzülmüştünüz sonra geçti
pisliği konuşmalıyız mahallenizi
kokusu adresinize kayıtlı çöplerinizi

darbeyi konuşmalıyız
korkunun ecele o büyük iyiliği
bir ışıkmiktarında görünmüştü
isanızın yükseldikten sonra gittiği
darbeyi konuşmalıyız sihrinizi
her şeyin bir anda kutsal olabilirliğini

komşuluğu konuşmalıyız
hiç geleni olmadığı için çöken evi
bir zil basımı miktarında bitmişti
kapımızdan geçenlerin ölülük serüveni
komşuluğu konuşmalıyız
en bildiğini teşhis etme şehvetini

şehirde kasapların vardiya devri
etleri konuşmalıyız
yani dişleriniz arasında biriken irini
i̇ki yalan arasında ısırmıştınız sonra geçti
etleri konuşmalıyız yediklerinizi
nice kasaplık görmüş gömü kemiklerini

dininizi konuşmalıyız
ilk çarmıhtan arta kalan sesleri
bir günah miktarında kınamıştınız sonra geçti
sohbetinizden kovulmuş iblisi
dininizi konuşmalıyız şerrinizi
cesetler yediğiniz mabedinizi

şeytanı konuşmalıyız
biricik affedilme ümidinizi

-MUSTAFA TORUN

Next

[şiir] nur alan | kokulu beddua risalesi