Farklı dillerde anlaşmaya çalışırken – neden ve niçin? Vurgu yükseliyor ve değiştiriyor düzenlemeleri; ara sağa doğru kaydırdıkları, yapamadıkları söylemlerinin sorularını aydınlık bir körebe içerisindeyken öldürür: Melekler gözetlenmekten rahatsızlık duyar ve ben bir alimim, şimdi şuraya bir cami daha kurun – daha güçlü şekilde vurgulayın, dinler ve peygamberler benim soyum ve dilimin üstündeki tüylerden gelen ayetler benim kutsalım – henüz yükseltemeden harfleri bin bir ilintili inançla birlikte sadece birini hedef alarak büyük bir antipati toplayası gelmiş baş okuyucunun; kimse tanımaz ve öyle birisinin olduğu ortaya sürülemez çünkü tiratlar isminden bahsetmemiştir ancak sesi kulaklarımızda yankılanır gümüş parlaklıktan – tepeden en derine, taş kürenin işleyicilerinden ve solukların görünmez toplayıcısından. Yavaş yavaş artar tempo. Hepsi yalnızca bir içki saati sonrasında gelişen hikayeler ya da söyleşiler mi, farklı ağızlardan farklı formdaki gerçekdışılıktan; paranoya konuşmaları arasında.
Ancak her dilin örüntüsü
sağlayamaz birbirinin
anlaşılmazlıklarını açıklamaya
yeter alanı bırakmayı, susmaz ve dinlemeyi bilmez, tutmaz ellerinden kelimelerin ve ışıltısının
tek boyutluluğundan yansımayı
oluşturmaya çabalar. Ki bizler
her seferinde ifade etmeye çalışmıştık
birçok şeyin ölümünü ve inancının doğumunu çünkü talepler biter, yenileri eklenir – ozan söyledikçe dinlemez dünya ve anavatandan çıkıp dünyayı gezmek moda olmazsa önemsenmez seyyah olmak – birçok şeyin rengini daha henüz çözememişken yenilerini bulma çabasına da boş gözlerle bakıyorum, henüz ben olamadan, ne yapmak istediğinizi gizli olmayan bildirilerle gizli bir biçimde ifade ediyorum: Oysa farklı dillerde nasıl dillendirmiştik – öyle anlamsız biçimlerde ve güçlü bir gürültüyle inletmeyi başarmıştık geceleri kaldırımlarda kalan suya basarak çıkan sese haddini bildirmiştik, ne güzel! Ancak ne zaman haddini bilmek meslek oldu? Aşırılıksa en yeni mucididir şair olarak, ki şiir yazabilenleri şair olarak nitelendiriyorsak, henüz pek bulamadık onlardan – gördüklerimizin hepsi halüsinasyon.
-batuhan çağlayan