Sessizce titremek bir dilden daha fazla şey anlatır. Dil,
sen ruh halimle alfabe arasındaki pipetsin. Biliyor
musun, Orhan Veli ceketsiz ölmüş. 36 yaşında. Benim
bir deri ceketim, dört tane de kot ceketim var. 30
yaşındayım. Yaşasaydı ona ceketlerimden birini verirdim
diye ölmesin. Birlikte giyerdik nolcak. Diskoteke
giderdik, karı kız keserdik. Sabahları amerikano içerdik.
No milk bro biz sert adamlarız derdim ona. Orhan Veli
yaşasaydı, senin hakkında hiç konuşmazdı dil. Senin
hakkında bildiklerimin ağırlığından bir diyet. Al bu
dişlerimi, ekmeklerde kullanırsın. Bu ağzımı al,
Kierkegaard derken kullanırsın. Ben de manyadım.
Mayınlı bir araziyim artık. Ani bir deliliğe gönüllü
yazıldım. 
             Bana bakanlar, bu ne ayak diyor.
             Üstümde Dior, elimde tesbih var.
             Fashionable subhanallah.
             Sabr zırhımdır çekilecekse acılar.
            Tam kafiye.
Sen insandan önce de vardın dil. Cennetten
kovulduğumuz elmanın ısırığındaki diş eti kanıydın.
Çıplaklığımızı örten yapraklar senin terbiyenden
koparılmıştı. Yaya vardık duvarlara ve sana.
Gördüklerimizi kazıdık ve sana. İlk çağlarda konuşmak
yoktu. Konuşmak ağzın eylemi değildi. Bu yüzden
sessizce titremek bir dilden daha fazla şey anlatır. Doğru.
Zaman artık geçecek vakit bulamıyor. O gülebiliyor
benim öyle becerilerim yok. Birbirimize alışkanlığımız
düzenli bir jimnastikti. Gel, bir kez daha deneyelim ortak
yanımız olan kendimizi. Dili deneyelim. Dil benim
dünyayla temasımı zorlaştıran deri. Kabul ettim.
Kendimi insanla düğümlediğim yüzeysel bağ sensin dil.
Kabul ettim. Çık beni arkadaşlıktan.
Dünyadaki en karanlık yer insan.
Bilmiyorsun sen.

– rahman yıldız

Next

[şiir] medine sarıtaş | kendine ait bir ıslıkla rusya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönder