Uyanmış adamlar, sarhoş bir bekleyişle
Tanrılarından günü yaratmasını beklerken
Sen marx’tan pasajlar okuyor, marşlar dinliyorsun
Toplantılar, danıştaylar
Sen hiçbirine çağırılmıyor ama hep orada oluyorsun
Orada çok ceketli, çok kravatlı adamlar
Orada vatkalı omuzlar, tamam abiler
Orada sen varsın, ama söyle sen, neden oradasın?
Ceketsiz, dayısız sen, sırtında kitaplar sen
Fransızca notları, kemer izi biraz babadan
Az biraz sokak ve çokça kahverengi gocuklar.
Ama sen bilmezsin, sen neden oradasın bilmezsin.
Sen koşarsın, bulanık bir ses sen koşarken ardında
Sen koşarsın, ardında cumartesiden kalma bir ses
Sen ki koşuyorsun, ardın sıra seslerden yapılma bir ses
Sen koşuyorsun diye ekmek yapmış annen, sofra kurmuş
Ağır ağır adamlar ağırlamış, sen ağırlan diye
Sarı dişli, chelsea botlu adamlar, kapıda bol beygirli arabaları
Ağırlamış, küfrettiğin ne varsa
Memur ol diye teheccüde kalkmış annen
Sense mevzi almışsın yanında kim yumruk kaldırdıysa
Sense puşi takmışsın boynuna eyvah
Ödün kopmuş memuriyetten, zabıttan, her ayın birinden
Boynun ince diye küstahlık aşermişler
Vurmuşlar sana, kırmışlar kamburunu
Kaçmışsın olanca hızınla
ki sen, zaten, mühendisi olmuşsun kaçmanın
Kaç!
Sen durdun diye vurdular fanya kaplanı
İdam mangası, sen durdun diye öldürdü, en iyi neresinden öldürecekse
Öldürdü senle yaşıt olanları
Sen kaç.
Babasından önce öldü çocuklar, yani arkadaşların
Miras kaldılar bu ülkeye
Odaları boşaltıldı
Kıyafetleri verildi sonra, sırayla ölecek olanlara

Putlardan balta yaptırıp, kendi boynuna asan
Her kadın kokusuyla müktesebatını bağışlayan abiler
Sana, Türkçe öğrettiler
Sen de küfürler tasarladın kalın dudaklarınla
Türkçe küfürler
Dışarda alnı secdede adamlar, ihale almaktan yoruldular
Dışarda kız çocuklarını tedirginleştiren adamlar
Kol gezdiler, sokakları sahiplendiler
Dışarda bir de nar vardı nar, her şeye rağmen
Masanın üstünde
Masa, taşıdığı yükten memnun
Nar ki, kana kur yapar kırmızısı
Bahçesinde ağırlar seni
Dışarda nar çiçekleri tomurcuklanır
Sen, dev gibi evde oturursun
Oturma, çık
Ayaz var, olsun çık
Sen dışarı çıkmalıydın, çıktın da
Sen bakmalıydın onlara, baktın da
Babadan kalma ceketin iç cebinde sıktın yumruğu
Bu ne çok şey anlattı bize
Fakat kimse anlamadı
Sana olan ne varsa

Yalnızca epik şiirler yazdılar
Politize oldular dar pantolonlu çocuklar
Ey koşullu cümlelerin içten pazarlıkları
Ey prostat orgazmını saklayan at pazarlı abiler
Çenebazlar
Kavram mastürbatörleri
Ey içerde tanıdığı olanlar
Sen şimdi arkanı dönüp gitmezsen bunlardan
Sen sıkmış olmazsın yumruğunu
Marşları kotaramazsın
Git!
Sen dönüp gittin arkanı
Sen dönünce arkanı, orfeye dönüşürdü senin gitmen
Kadınlar kalakalırdı senin gidişine
Sağcı dergiler tamah ederdi
Kapaklar tasarlardı senin gitmen
Birileriyle tanıştırırdı, yalnızlığını alırdı
Gitmek senden yapılırdı bir süre
Sonra giderdi senin gidişinin ilhamlıları
Sen hep, bunca ortada olan serçelerden yanaydın
Bunca ortadaydın, ama değerinden nice kaybetmemiştin
Sen kal kalabalıkta
Kalabalıklar senden beri
Biz buna şahidiz
Kalabalıklar şahit.

– mahmut fanya genç

Next

[şiir] enes kurdaş | kısas havası

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönder