Bu sefer de güldürdü
El yazısını seviyordum o yüzden kehanetimizi yazsın istedim
Öğretmenine orta parmağımızı kaldıralım
Cevabı da hikayemizle verelim
Bir sırrımız yoksa bile bir sır uydursun onu saklayalım
Beyaz evlere ve adalara
Bisikletlere ve el ele tutuşmalara
Bahçelerimize
İnanmış gibi yapsın
Konuşmadan anlaşmak falan zırvalayalım

İyi dileklerin samimiyetsizliğinden
Birini siktir git diyebilecek kadar sevmiş olmak gerektiğinden
Bunu asla yapamayacağımızdan
Bizde öyle bir göt olmadığından
Yürümekten, Heidegger’den atıp tutarken
İyi bir sevgili, iyi bir abla
İyi bir kadın olmak isterken
Yarım adım bile atamadığımı hayatımda
İlk ve son aşkımın isimlerinin aynı olmasıyla öğrendim

Bir gün her şeyin çok güzel olacağını söylediğinde
Büyük lafların kehaneti nasıl ıslıkla çağırdığını da
Ben ona söylemeliydim
Sessizliği bozan kişi olmayı istemedim özür dilerim
Sadece kötü daha kötü
Daha yalnız, çatladı çatlayacak
Kalbiyle işe yaramaz olmayı
Beni daha kolay terk edebilsinler diye
İstedim

Beni sevsin istedim hala sevsin
Yanında oturmamı, çok konuşmamı
Şikayetlerimi de esprilerimi de
Çiçekli elbiselerimi unutmasın hemen
‘’Güzel miyim?’’ dediğimde başını sallamaya devam etsin
Balkonda oturmaya devam etsin
Bitmesin işte olmasın bu onunla son şiir

Halbuki mutlu olmak artık benim görevim öyle söz verdim
Fazla nemin çürüttüğü şeylerdenmiş gözler onu da öğrendim
Sustum çürüdüm çatladım
Birbirimizi ilk tamamladığımız cümleyi az önce anımsadım
‘’Bitse ne olur
Bitmese ne’’

-pervin akgün

Next

[şiir] meryem coşkunca | yanan bir yüzeye kahkaha atmanın gerekliliği

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönder