Sıcak bir geçiş, çimlerin üzerindeki
Şükür, damlalar kiremite karıştı çatı diplerinde
Göz akımı dönerken tatlı bir tevatür
Yapamadığım bir çok şey var
Bakışları şüpheli, diyorlar ki benim için
Nedir bizim bilmediğimiz de bunun bildiği

Diyenler oluyor sıcak bir günü üşüdüğümü
Uzak bir sanrıda bedenime yabancı,
Hafızamın en çengelli yeri,
Bildiğim her şeyin en mükellef cahiliyim

Ortalık duruldu yağmurla birlikte
Önce tek tük kalabalık,
Caddeler, kentin göbeği,
Bitmemiş binaların çelikten mızrakları.
Tüm şehir, kuru bir insan istifine çaldı sonra

Yazları boğulmam insandan değil, yalnızlıktan
Ancak bu mevsim başka,
Sevgimi bir kefeye koyuyorum,
Diğer kefesinde en meyus heyecanlarım,
Beni ölçeceği yerde,
Çıplak bir yoklayışla nabzımı deşen hassas ayarların,
Uzun sürmemeli, yalnız tek mevsim ayırmalı aşka

Neden böylesin deniyor,
Hep bir kaşın hizasında yüreğinin
Gergin sınıf ortamlarının,
En suskunu sensin, ortalık eğlencelerin
Soruyorlar kesin bir inatla,
İşaret ediyorum kırıl kırıl bir parmakla
Son iki hecesini içinde yaşadığım şehrin

Yaz rüzgarları ya serindir ya kavruk
Bir hastaneyi ziyaret ettim ancak sebebi yoktu
Uzayan sıralarda hastalık, nedeni bilinmedik
Üşüntümü diyorlar da beni unutmayı hiç ıskalamıyorlar
Ne yaşanacak bir şehir var
Ne sevilecek bir kadın kaldı

Bizlere yaşamak fırsatı verilmiş
Yine de mutluyum, şehrimin sahili göğe uzanır
Boşaltır aldıklarını, ordan günortasına
Ölüm, doğumun en şiddetli yankısı

Düşüyorum, tutacak oluyorlar
Ellerinde şirin sözler ve neşelik mezeler
Düşüşüm çağla yeşili karanlıklara
Ki yüzüm en çok geceye uyuyor
Sanki onu ben oymuşum,
Kendimden ördüğüm yakınlıklara.
Aydınlık. Sakin bir bekleyişle
Yağlı alnını, çiziklerini okuduğum o latife,
Sırıtıyor. Yüzüne tüm utançlarımı koymuşum.

– Tevfik Kanoğlu

Next

[şiir] çağ kafa tüyü | ismail demir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönder